YÜKLENİYOR...

Hastalara İlaç Yapan Vakıf

Hastalara İlaç Yapan Vakıf

Eczacı Atilla Bey'in ortaokula giden ortanca kızı Serpil, önündeki deftere hem yazıyor her sesli olarak tekrar ediyordu:
"Şifalı bitkiler uzmanına günde dört akçe... Bitkilerin toz haline getirilmesi için çalışan iki kişiye günde üçer akçe... Merhem ve şurupların korunmasını sağlayan ambarcıya günlük dört akçe... Hastaneye malzeme almaya görevli kimseye günlük dört akçe...”
Sonra döndü. Bacak bacak üstünde televizyonda dizi film izleyen babasına sordu:
-Uff... Baba akçe ne demek?
-Ne akçesi kızım? Nereden çıktı bu simdi?
-İşte burada yazıyor. Ödev bu...
-Ver bakalım neymiş şu ödev?
Serpil, elindeki fotokopi kağıdını babasına verdi... Atilla Bey akçe meselesinden önce, yukarıdan aşağıya yazıyı okumaya başladı. Öylesine okurken, elindekinin mesleğiyle ilgili olduğunu fark edince dikkat kesildi:
-Aaa, bu eczacılıkla ilgili bir metin, dedi... Kim verdi sana bunu?
-Tarih öğretmenimiz....
Atilla Bey, kızının tarih öğretmeniyle ahbaptı... Gülümsedi... Kızına döndü:
-Tamam çocuğum, ben mesajı aldım. Yarın öğretmeninle görüşürüm...
Ertesi gün okul bahçesinde tarih öğretmeniyle buluşan eczacı Atilla Bey, İstanbul'da kurulan Sultan Süleyman Han Vakfı hakkında konuşuyordu:
Kızının öğretmeni:
-Şaka değil Atilla Bey, diyordu; söz konusu vakfın hastanesine daha o zaman üç genel hekim, iki göz hastalıkları hekimi, iki cerrah, bir eczacı, iki ilaç imalatçısı, bir şurup imalatçısı, bir ecza depocusu, bir muhasebeci, bir kapıcı, iki aşçı bir yemek servisi görevlisi, dört güvenlik görevlisi, iki temizlik görevlisi, iki çamaşırcı ve bir berber olmak üzere toplam 26 personel almışlar.
Bunların her birinin alacağı maaşı hesaplamışlar.
Atilla Bey alaycı bir gülümsemeyle cevap verdi:
-Biz de tip ilerledi diyoruz, değil mi?
Sultan 1. Süleyman künyesiyle 1547 yılında İstanbul'da kurulan vakfın kurucularını rahmet ve minnetle anıyoruz...

Yayın Tarihi

Sosyal Medyada Paylaş